fenkutusu
  Bilimle İlgili Son Gelişmeler
 
YENİ BİR UÇAN SÜRÜRNGEN TÜRÜ KEŞFEDİLDİ  
    GAMZE NUR DURMAZ  27.02.2012          
 
Bilim adamları, kanat açıklığı bir otomobil boyuna ulaşan bir uçan sürüngen türünü keşfettiler.Bir süre önce Brezilya’da bulunan kafatası fosilini inceleyen Portsmoth Üniversitesi’nden Mark Witton, bunun yeni bir pterozor cinsi ve türünün şimdiye dek bulunan en büyüğü olduğunu belirledi.
Mark Witton isimli araştırmacı, 115 milyon yıl önce Brezilya semalarında uçan bu pterozorun kanat genişliğinin 5 metreyi aşkın ve omzuna kadar boyunun da en az 1 metre olduğunu tahmin ediyor.Kısmi kafatası fosilinin, Çin’de de bulunan bir grup dişsiz pterozor olan “çaoyangopteridae” türünün ilk örneği olduğunu belirten araştırmacılar, Çin’de bulunan örneğin kanat genişliğinin sadece 60 santimetre olduğunu kaydetti.Brezilya’da fosili bulunan dev pterozora “göl gezgini” anlamına gelen “Lakuzovagus” adı verildi.
1.300 yıllık hazine bulundu
GAMZE NUR DURMAZ 28.02.2012

İsrailli arkeologlar, bin 300 senelik nadir bir hazine buldular. Kudüs'te Eski Şehir duvarlarının önünde, günümüzde otopark olarak kullanılan yerin altında görülen Bizans İmparatorluğu'ndan kalma hazinede 264 altın para bulunuyor. Paralarda Bizans imparatoru Herakliyus'un imzası var. Herakliyus, Milat'tan sonra 610-641 yılları arasında imparatorluğu yönetti.Doron Ben-Ami ve Yana Tchekhanovets başkanlığındaki İsrailli arkeologlar, hazineyi 7. yüzyıla ait bir bina için yapılan kazı çalışmaları sırasında pazar günü buldular.

İsrail Antikalar İdaresi, hazinenin şimdiye kadar ülkede bulunan en büyük hazinelerden biri olduğunu bildirdi. Başşehri Konstantinopol (şimdiki İstanbul) olan Bizans İmparatolruğu, Osmanlıların eline geçinceye kadar Doğu Akdeniz'in büyük bölümünde hüküm sürüyordu.

  Bilim dünyası cevap arıyor: Bu kaç?    GAMZE NUR DURMAZ 28.02.2012



Bilim adamları, 1.000.000.000.000.000.000.000.000.000 ve daha yüksek sayıların da isimlendirilmesini istiyor.

Mevcut birim sistemlerinin artık yeterli olmadığını düşünen bir öğrenci tarafından başlatılan, 27 sıfırlı sayının isimlendirilmesi için açılan online imza kampanyasına, şu ana dek 20 bin kişi katıldı.

Mevcut Uluslararası Birimler Sisteminde en büyük sayı 24 sıfırlı "yotta". Kampanyada, 27 sıfırlı sayıya "hella" adı verilmesi en çok destek alan önerilerden biri.

Kampanyanın öncüsü California Üniversitesinden fizik öğrencisi Austin Sendek, son bilimsel gelişmelerin ölçü skalasının genişletilmesini zorunlu kıldığını söyledi.

Sendek, Facebook'ta açılan imza kampanyasında, "Pek çok fiziksel fenomenin analizi, mevcut sistemin yok saydığı 27 ve daha büyük doğal sayıları ortaya koyuyor" dedi.

Bu rakamın galaksiler arasındaki uzaklık veya büyük bir örnekteki atom sayıları gibi pek çok önemli hesaplamada zaruri olduğunu belirten Sendek, örneğin güneşin yaydığı enerjinin 300 yattowat yerine 0,3 hellawatt olarak açıklanmasının daha yerinde olacağını söyledi.

Hella, Kuzey California argosunda "çok", "birçok" anlamına geliyor. Kabul edilmesi halinde hella 1991'den beri Uluslararası Ağırlık ve Ölçü Komitesi'nin yotta ve zetta'dan (21 sıfırlı rakam) sonra kabul ettiği ilk birim olacak.

DİĞER BİRİMLER ŞÖYLE İSİMLENDİRİLİYOR:

10 = deca
100 = hecto
1,000 = kilo
1,000,000 = mega
1,000,000,000 = giga
1,000,000,000,000 = tera
1,000,000,000,000,000 = peta
1,000,000,000,000,000,000 = exa
1,000,000,000,000,000,000,000 = zetta
1,000,000,000,000,000,000,000,000 = yotta

 
Örümcekler Eskiden Ağ Öremiyorlarmış!
GAMZE NUR DURMAZ       28.02.2012



Bilim adamlarının 385 milyon yaşındaki "attercopus" örümceği üzerindeki son araştırmaları, bu örümceğin modern örümcekler gibi ağ öremediğini ortaya koydu. Kansas Üniversitesinden araştırmacılar, örümceğin 1989'da bulunan fosili üzerinde yaptıkları yeni incelemelerde, önceki araştırmalarda dünyanın en eski örümceği olarak tanımlanan bu türün, modern ağ ören örümceklerin daha ilkel bir versiyonu olduğunu buldu. Attercopus örümceğinin ip veya ipek üretmeye yarayan ya da "memecik" diye tanımlanan organlarının, modern örümceklerdeki memecikler gibi olmadığını tespit eden bilim adamları, bunun da en eski "gerçek" örümceğin, önceden tahmin edilenden 80 milyon yıl sonra evrimleştiğini ortaya koyduğunu düşünüyor.

Araştırmalarında attercopusun evrimde kayıp halka gibi göründüğünü, ip ya da ipek üretebildiğini, ancak bunu öremediğini tespit eden bilim adamları, bilinen en eski örümcek olarak tanımlanan bu türün, gerçek örümcekten daha ilkel olduğunu, bugünküler gibi olan en eski "gerçek örümceğin", yaklaşık 300 milyon yıl öncesine tarihlenen geç karbon çağı zamanında ortaya çıktığını düşündüklerini belirtiyor.

İlk Kez Bir Molekül Görüntülendi

IBM Zürih Laboratuarı araştırmacıları ilk kez tek bir molekülün fotoğrafını çekmeyi başardı.
GAMZE NUR DURMAZ      28.02.2012


Bilimadamları bir molekülün ayrıntılı kimyasal yapısını açıkça gösteren fotoğraf çekmeyi başardı. Molekül yapısını bu derece yakından izleyebilmenin elektronik ve ilaç sanayii başta olmak üzere pek çok alanda moleküler tasarıma önemli katkıda bulunması bekleniyor.

Science dergisinin bildirdiğine göre AFM (Atomic Force Microscope) adlı süper mikroskobu kullanan IBM Research Zurich ekibi, çalışmada konu mankeni olarak pentacene (polisilik hidrokarbon) kullandı. Fotoğrafta moleküldeki karbon atomlarının arasındaki bağları bile görülebiliyor.

Aynı ekip daha önce de tekil karbon nanotüpleri görüntülemişti.

Bilim ve teknoloji dünyasında ilgi uyandıran bu gelişme, elektronikten ilaç araştırmalarına kadar pek çok alanda yeni açılımlar getirebilir. Uzmanlar, özellikle tekil moleküllerin transistör olarak kullanılması yönünde çalışmaların sürdüğü moleküler elektronikte önemli gelişmelerin olabileceği kanısında.

KÖK HÜCRESİNDE DEV MAYMUN ADIMI          GAMZE NUR DURMAZ   29.02.2012

 

Bilim dünyasında çığır açacak bir gelişme yaşandı. Farklı embriyolardan oluşan ilk maymunlar dünyaya geldi.


Amerika Birleşik Devletleri'nde bir laboratuvarda dünyaya gelen maymunlar, bilim dünyasını heyecanlandırdı. Bilim adamları çalışmanın üzerinde çalıştıkları embriyonik kök hücrelerle ilgili daha kapsamlı sonuçlara ulaşacaklarını düşünüyor.

Bilim dünyasının gündemine oturan Chimero, Hex ve Roku'yu bu kadar özel kılan şey farklı embriyolardan alınan hücrelerle dünyaya getirilen ilk maymunlar olmaları... Çünkü bilim adamları, bugüne kadar farklı genomları bir araya getirerek sadece fare üretebiliyordu.

Bu deney sayesinde, farklı embriyolardan alınan hücrelerin birbirleriyle kaynaşmadığı ancak bir arada durarak maymunların organ ve doku yapımı için birlikte çalıştığı belirlenmiş oldu.Bu konuda yapılacak yeni deneylerle kök hücre çalışmaları için başka önemli verilerin de elde edilmesi bekleniyor.


 Beyindeki Suçlu Genler                          GAMZE NUR DURMAZ  05.03.2012

2005 yılında, beyindeki bozuklukların önemli bir kısmının beyinsel gelişimi etkileyen genlerle ilgili olduğuna ilişkin kayda değer veriler elde edildi. Bu saptamalar, aralarında şizofreni, tourette sendromu ve disleksi gibi önemli hastalıkların tedavisi açısından önem taşıyor. Kasım ayında yayımlanan iki araştırma DISC1 adlı genin farklı değişkelerinin, şizofreni riskini arttırdığı yönündeki görüşü daha da pekiştirdi. Araştırmacılar, tourette sendromuna neden olan ender bir genetik bozukluğu daha aydınlığa kavuşturdu. Bir haber daha: Okuma bozukluğu, yani disleksi ile ilintili olduğu sanılan ve sinirsel ağlarda yanlış bağlantıların kurulmasına yol açan KIAA0319, DCDC2 ve ROBO1 adlı üç farklı gen daha belirlendi.

NASA’dan Mısır Elyazmalarına Işık           GAMZE NUR DURMAZ   05.02.2012

Eski Mısır’da MÖ 300 yılından kalma papirüs elyazmalarının ancak yüzde 1’i tam olarak anlaşılabilmiş durumda. Çünkü bilinen yöntemlerle papirüslerin tahrip olanlarının okunması mümkün değil. İşte bu yıl, antropologlar ilk kez NASA tarafından geliştirilen kızılötesi ve morötesi ışıkları kullanarak bu konuda ilerleme sağladılar.

 
İnkaların Esrar, İplerdeki Düğümler                   GAMZE NUR DURMAZ  05.02.2012
16. yüzyılın başlarında And Dağları ve çevresinde devasa bir medeniyet kuran İnka Uygarlığı’nın yazılı bir dili olmadığı biliniyordu. Ta ki 2005’de Harvard Üniversitesi’nden antropolog Gary Urton İnkaların düğüm atılmış iplerinin aslında bir tür yazılı iletişim aracı olduğu id

Bilim Adamlarının Tümörlerle  İlgili  Yeni Keşfi                    GAMZE NUR DURMAZ 07.03.2012
Az yemenin bazı kanserli tümörlerin gelişimini yavaşlatmasında bir enzimin kilit rol oynadığı belirlendi.
 
 
Bilim adamları, son araştırmalarında, yaklaşık bir yüzyıldan bu yana bilinen, ancak nedeni saptanamayan bu yavaşlamayı bir enzimin varlığına bağladı.

ABD'deki Massachusetts Institute of Technology'den (MIT) Nada Kalaany ve David Sabatini adlı araştırmacılar, farelere naklettikleri beyin, kolon, prostat ve meme kanserinin değişik biçimleri gibi çeşitli insan kanserleri üzerinde az beslenmenin etkilerini inceledi.

Çalışmalarını İngiliz Nature dergisinde yayımlayan bilim adamları, bazı tümörlerin (kolon ve meme kanserinin iki türü) az beslenmenin etkisiyle küçüldüklerini, prostat, beyin ve meme kanserinin bir türünün ise az yemeyle bir değişikliğe uğramadığını tespit etti.

Az yemenin etkisinin olmamasının, kanserli hücrelerin yayılmasında kilit rol oynayan "fosfatidilinozitol 3-kinaz (PI3K)" adı verilen bir enzimin faaliyetine bağlı olduğunu keşfeden araştırmacılar, bu enzimin değişik derecelerde aktivasyonunun da az beslenmede değişik hassasiyetlere yol açtığını buldu.

Araştırmacılar, makalelerinde, "PI3K'nın faaliyeti perdelenerek, az beslenmeye karşı dirençli bir tümör, hassas bir tümöre dönüştürülebilir" dediler.
diasını ortaya atana dek.
 
  Bugün 10 ziyaretçiburdaydı! FORUMUMUZ AÇILDI HERKEZİ BEKLİYORUZ!!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol